Home / Yazarlar / 8 Sayı, 4 Bin Kelimeyle Erman Çetin

8 Sayı, 4 Bin Kelimeyle Erman Çetin

Erman Çetin vefatından 18 yıl 9 ay önce, Temmuz 2006’da ilk sayısı yayımlanan Aydın Life’ta “Yayıncılığın zor olduğu bir ilde, yeni bir projeye başlamak çok heyecan verici” sözleriyle okurları selamladı. 11 aya yayılacak 8 sayı boyunca yayın direktörlüğünü yürüttüğü Aydın Life’ın giriş yazısındaki “Doğru bir iş yaptığımızı biliyoruz” sözü, Erman’ın yıllar içinde Aydın yerel basınına vizyon kazandıracağının da ilk işaretiydi.

İlk sayıda “Aydın basın tarihinde yeni bir dönem” olarak nitelendirdiği, üçüncü sayının giriş yazısında “Aydın’ın simgelerinden biri haline gelmesini amaç edindiğimiz” dediği Aydın Life’ın, sekiz sayılık kısa ömrüne rağmen hâlâ hatırlanan, benzeri tekrar etmeyen bir yerel yayın olarak tarihe geçmesinin sırrı Erman’ın yine birinci sayıdaki yazısında gizlidir:

Ne derler, “İşi aşkla yaparsanız, tarifine bakılmaz”.

Temmuz 2006’dan Haziran 2007’ye uzanan derginin tüm sayılarında Editörden başlığıyla yazdığı yazılarda Erman, Aydınlı iş insanlarından yöneticilerine, turizmden sanata geniş bir yelpazede eleştirilerini dile getirir; birçok soruyu gündeme taşır. “Kestane de bizim, zeytin de bizim, pamuk da… İyi de bunu, bizim dışımızda bilen olmayınca ne işe yarar bu bilgi?” sorusuyla eleştirdiği konu maalesef, 2025’te hâlâ geçerliliğini korumaktadır. Sekiz editör yazısında 23 soru soran Erman’ın “Bodrum ve Çeşme gibi tatil yörelerinde düzenlenen etkinlikler neden Kuşadası ve Didim’de de organize edilmiyor? Kuşadası ve Didim’deki deniz suyunun tadı çok mu farklı?” serzenişineyse katılmamak elde değil.

19 yıl önce bahsi geçenler bugün ne durumda?

Elimde tüm arşivi bulunan Aydın Life’taki Erman Çetin imzalı yazılarda ismi anılan kişi ve kurumlarla ilgili güncel bir araştırma yapmaya çalıştım.

Önce Erman’dan başlayalım.

“Ajans haberciliğinin ön planda tutulduğu şu günlerde her gazetede aynı haberi görmek insanın midesini bulandırır cinsten âdeta. Bu duruma Aydın Gazeteciler Cemiyeti niye müdahale etmiyor?” diye soran Erman, bu sorudan yaklaşık on sekiz yıl sonra Ocak 2025’te Aydın Gazeteciler Cemiyeti başkanı seçilecek, ancak görevinin üçüncü ayında yaşama veda edecektir.

Erman’ın “…Aydınspor’un sıkıntıları ve çözüm önerilerinin hemen ardından yeniden ayağa kalkan Aydınspor’daki gelişmeler inanın bizleri çok memnun etti.” sözleriyle yazısında yer verdiği Aydınspor, o yıllar 2. Lig’den 3. Lig’e düşmüş bir futbol takımıyken bugün Bölgesel Amatör Ligde. Hatta bu yazıyı yazdığım sırada takımın Instagram hesabından şöyle bir paylaşımda bulunuldu:

Aydınspor Taraftarları olarak Bölgesel Amatör Lig’e katılım bedeli olan 500.000 ₺’yi 3 saatlik bir sürede toplayarak görevimizi gerçekleştirdik.

Aydın Life’ın çıktığı dönemler Aydın Valisi olan Mustafa Malay, 2009 yılında Aydın’dan ayrılarak önce Ordu sonra Erzurum valiliği yaptı, emekliliğinin ardından Kuşadası’na yerleşerek tekrar Aydın’a döndü ancak Ocak 2025’te vefat etti.

Aydın Life döneminin Aydın’ı henüz büyükşehir değildir. İlhami Ortekin, dönemin Aydın Belediye Başkanı olarak Aydın Life’ta ismi geçen isimlerden biridir. 2009 yılına kadar belediye başkanlığı görevini devam ettirecek olan Ortekin, Aydın Belediyesi Aralık 2012’de Aydın Büyükşehir Belediyesi statüsü kazanmanın heyecanını yaşarken 2013’te evinde çıkan yangında eşini ve kayınvalidesini kaybetmiş, Ağustos 2021’de de nefes darlığı şikayetiyle kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmiştir.

“Aydın’ın gelini” manşetiyle derginin Ekim 2006 kapağı olan Yıldız Kenter, Aydın Life’a verdiği söyleşiden 13 yıl sonra Kasım 2019’da vefat etti.

“Türkiye’nin en genç rektörü” ünvanıyla Mayıs 2007 sayısında kendisiyle söyleşi yapıldığında 47 yaşındaydı Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar. Aydın Life’ın kapağında yer aldığında Süleyman Demirel Üniversitesinin çiçeği burnunda rektörüydü. Rektörlük görevini 2011 yılına kadar sürdürdü, ardından TBMM 24, 25 ve 26. dönem Aydın milletvekilliği yaptı. Bugün 65 yaşında olan Baydar, Aydın Life’ın sorularını yanıtladığı 19 yıl önceki koltuğunda oturmasa da yine SDÜ Tıp Fakültesinde görev yapmaya devam ediyor. 

Erman’ın “Ünlü tiyatrocu merhum Şükran Güngör’ün isminin verildiği ve açılışı görkemli bir şekilde gerçekleştirilen Şükran Güngör Tiyatro Salonu’nun Devlet Tiyatroları’na devredileceği söylemleri hızlandıkça inanın çok acı çekiyoruz.” serzenişiyse Aydın Life’ın Ocak 2007 sayısının girişinde yankılanmıştı. Aydın’da yaşadığım dönemler benim de birçok gösteriyi seyrettiğim salon, o tarihten bu yana hangi süreçlerden geçti bilmiyorum. Ancak Efeler Belediyesinden bir yetkiliye Şükran Güngör Tiyatro Salonu’nun son durumunu sorduğumda Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından yönetildiğini ve yıl boyunca birçok etkinliğe ev sahipliği yapmaya devam ettiğini öğrendim.

Kaygılı ama umutlu bir Erman Çetin

Henüz 20’li yaşlarındayken yayın direktörlüğünü yaptığı Aydın Life’ın sekiz sayısında yaklaşık dört bin kelimelik yazı yazdı Erman. Bu sekiz yazı, bölgesel gazeteciliğin hem toplumsal hem kültürel boyutunu yansıtan özelliklere sahipti. Onun kendine has eleştiren ve rehberlik eden üslubu Aydın Life’ın, adını taşıdığı şehirde “bilinçli ve farkındalığı yüksek” bir medya organı olma iddiasını güçlendiriyordu. Öyle de oldu. Sadece Erman’ın kaleme aldığı giriş yazılarında değil derginin tamamında “Aydın’ın toplumsal, kültürel ve yönetimsel gelişimi”ne odaklanıldı. Erman Çetin yönetimindeki Aydın Life, yerel gelişim ve toplumsal farkındalık bağlamında Aydın’ın mevcut durumu ve potansiyeli üzerinde yoğunlaşarak hem sorgulayıcı hem geliştirici bir bakış açısı sergiledi.

Temmuz 2006’dan Haziran 2007’ye uzanan Aydın Life yazılarını haftalarca satır satır, cümle cümle okudum; günlerce üzerinde çalıştım. 20’li yaşlarda olmasına rağmen yazdığı sekiz yazıda güçlü bir profil çiziyordu: Vizyoner, öncü, eleştirel, toplumsal duyarlılığı yüksek, harekete geçirici, etkili iletişimci, tutkulu, kararlı, kaygılı ama umutlu bir bakış açısına sahip bir Erman Çetin.

Benim için son derece duygusal, bir o kadar da zor olan bu sürecin sonunda sevgili Erman’la vedalaşmam pek kolay olmadı. Yaşasaydı, neler söylerdi? Asıl merak ettiğim 2006 yılındaki Erman olarak, bugüne nasıl seslenirdi? Yapay zeka yardımıyla Erman’ın dört bin kelimelik sekiz yazısı ton, üslup, duygu ve teknik açıdan tek tek analiz edildi. Üç günü bulan altmışa yakın istem (promp) çalışması sonrası, son sözü Aydın Life’lı yılların vizyon sahibi genç gazetecisi Erman Çetin’e bıraktım:

Aydın basını, kendi gölgesinde yürümeye çalışıyor

“Dijital çağın hızına yetişmeye çalışırken, Aydın’ın sokaklarında gazeteciliğin temel değerlerine dair hâlâ bir boşluk var. Aydın basını, kendi gölgesinde yürümeye çalışıyor. Yerel habercilik ne yazık ki hâlâ yeterince güçlü değil. Yerel basın yalnızca bilgi aktarmakla kalmayıp şehrin nabzını tutmalı, toplumsal vicdanı beslemeli. Sosyal medyanın hızı ile yarışırken ruhunu, özen ve doğruluk arasındaki dengeyi kaybetmemeli. Aksi hâlde Aydın’da habercilik sessizce yozlaşacak. 19 yıl önce Aydın Life sayfalarında yazdığım gibi şehir, kültür ve toplumsal sorumluluk ile etik habercilik birbirine bağlı. Yeni nesil gazeteciler olarak bu bağın kopmasına izin verilmemeli. Teknolojiye teslim olmadan, onun gücünden faydalanarak hem haberi hem şehri sahiplenmek zorundayız. Aydın, hâlâ keşfedilmeyi bekleyen hikâyelerle dolu; yeter ki biz gözümüzü açık, kalemimizi cesur tutalım.”

Etiketlendi: